Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

(ona uygun olarak)

  • 1 ait

    2) (ilişkin; ait olarak) теуфагъэу/ теухуауэ, фэгъэхьыгъэу
    3) (ona ait, onun) ий/ ейщ
    4) (ona ilişkin, onun hakkında) теуфагъ / теухуа, фэгъэхьыгъ
    8) (ona uygun) фэшIу/ хуэфI
    9) (özgü; ait olarak) фэшIэу/ хуэщIыу

    Турецко-адыгский словарь > ait

  • 2 соответственно

    1) предлог göre, uygun olarak

    соотве́тственно и де́йствуй — ona göre de davran, elini ona göre tut

    2) нареч. ( пропорционально) orantılı / uygun olarak
    ••

    соотве́тственно с чем-л.см. соответственно 1)

    Русско-турецкий словарь > соответственно

  • 3 შესაბამისაგ

    s.
    ona göre, bu nedenle, karşılıklı olarak, uygun olarak

    Georgian-Turkish dictionary > შესაბამისაგ

  • 4 дух

    ruh; cesaret; soluk,
    nefes
    * * *
    м
    1) ruh

    мора́льный дух — moral (-li); maneviyat

    не па́дать ду́хом — yese düşmemek

    не сло́мленный ду́хом — maneviyatı kırılmamış

    поднима́ть дух — moralini güçlendirmek; moral vermek

    пасть ду́хом — morali bozulmak, gönlü çökmek

    2) (смелость, мужество) cesaret

    собра́ться с ду́хом — cesarete gelmek

    у меня́ не хвати́ло ду́ху сказа́ть — söylemeye cesaret edemedim

    поня́ть дух вре́мени / эпо́хи — çağın ruhunu anlamak

    противоре́чить ду́ху зако́на — yasanın ruhuna / özüne aykırı olmak

    в духе маркси́зма-ленини́зма — Marksizm-Leninizm ilkelerine uygun olarak

    в духе уваже́ния взаи́мных интере́сов — karşılıklı çıkarlara saygı ruhu içinde

    он вы́ступил в том же ду́хе — o da aynı ağızla konuştu

    и да́лее письмо́ продолжа́лось в том же ду́хе — mektup bu minval üzere devam ediyordu

    что́-то в э́том ду́хе — ona benzer sözler / bir şey

    4) разг. ( дыхание) soluk (-ğu)

    одни́м ду́хом — bir solukta, soluklamadan

    5) миф., рел. ruh

    злы́е ду́хи — kötü ruhlar / ervah

    свято́й дух — Ruhulkudüs

    вызыва́ть ду́хов — ruh çağırmak

    ••

    состоя́ние / расположе́ние ду́ха — ruh hali

    он не в ду́хе — kefi bozuk

    о нём ни слу́ху ни ду́ху — ondan ses seda yok

    Русско-турецкий словарь > дух

  • 5 anbieten

    an|bieten
    irr
    I vt
    1) ( Kaffee) ikram etmek; ( Hilfe) teklif etmek;
    darf ich Ihnen ein Glas Wein \anbieten? Size bir bardak şarap ikram edebilir miyim?;
    jdm seine Hilfe \anbieten birine yardım teklif etmek
    2) comm ( Waren) sunmak
    3) ( vorschlagen) önermek, teklif etmek
    II vr
    sich \anbieten
    1) ( zur Verfügung stellen) hazır olduğunu bildirmek ( als olarak) (zu -e), kendini göstermek (zu -e);
    sie bietet sich als Vermittlerin an aracı olarak hazır olduğunu bildirdi;
    sie bot sich an, ihm zu helfen ona yardım etmek için hazır olduğunu bildirdi
    2) ( geeignet sein) uygun olmak; ( naheliegen) akla yatkın olmak;
    diese Lösung bietet sich an bu çözüm akla yatkındır

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > anbieten

См. также в других словарях:

  • gerçekçi — sf. 1) Gerçeği gören ve ona göre davranan veya gerçeğe uygun olarak yapılan, realist Halkçı olduğu kadar gerçekçiydi Atatürk. S. Eyuboğlu 2) Gerçekçilik yanlısı olan, realist Geçmişi geçmişte bırakıp bugüne bakmak daha gerçekçi bir yaklaşımdır. H …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gönlünce — zf. Dileğine uygun olarak Ama, resimli reklam filmleri çizmeye ayrılmış saatlerinden pek azı, ona gönlünce çalışmak için kalıyor. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • takmak — i, ar 1) Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek Gözlüğünü takıp masaya eğildi. R. H. Karay 2) e, nsz Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek Geline pırlanta yüzük takmışlar. 3) i, e Ad, lakap koymak Ona bu adı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zekice — zf. Zeki olarak, zekiye uygun bir biçimde Ona göre, Habil in Kabil i öldürmesinde zekice bir yan aranmamalıdır. S. Birsel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»